Ülgener

Ulgener

“İş Kazası mı, Değil mi?” Gemide Kalp Krizinden Ölen Gemi Adamının Mirasçılarına Tazminat Ödenmesine Gerek Olmadığına İlişkin Mahkeme Kararı Yargıtayca Onandı.

-Av. Gül Alpay

Türk hukukuna göre iş kazası, işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen “engelli hâle getiren” olaydır.

Yargıtay yerleşik içtihatları uyarınca, bir işçinin iş yerinde (gemide) kalp krizi geçirerek ölmesi, iş kazası olarak kabul edilmektedir[1]. İş kazası sonucunda ölen işçinin mirasçıları, işverenden maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir.

İstanbul Denizcilik İhtisas Mahkemesi, yakın zamanda yerleşik içtihatın aksine, gemide kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden gemi adamının mirasçılarına, tazminat ödenmesine ilişkin davayı reddederek şaşırtıcı yönde bir karar vermiştir.

Davaya konu olayda, davalı şirket gemisinde “usta gemici” olarak çalışan Türk gemi adamının yoğun çalışma koşulları ve sıcak sebebiyle kalp krizi geçirerek vefat ettiği iddiasıyla, mirasçıları tarafından davalı şirkete karşı maddi ve manevi tazminat davası açılmıştır.

Mahkeme, öncelikle davaya konu yabancı bayraklı gemide meydana gelen hadiseye ilişkin olarak Türk Hukuku’nun uygulanıp uygulanamayacağı yönünde incelemede bulunmuş ve somut olayda hem işçinin hem de işverenin Türk olması nedeniyle Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanunun 27. Maddesinde yer alan:

“ öncelikli hukuk seçimi varsa bu hukukun, bu yok ise, işçinin sürekli olarak çalıştığı mutad işyeri hukukunun uygulanması gerekir.

Ancak, işçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması halinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tabidir. Öte yandan halin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması halinde sözleşmeye bu hukuk uygulanabilir.”

Hükmü gereğince, olayda Türk Mahkemelerinin yetkili olduğuna karar vermiştir.

Mahkeme, uygulanacak hukuk kurallarının tespitine ilişkin olarak ise, olayın meydana geldiği geminin yabancı bayraklı olduğu, dolayısıyla olayda Deniz İş Kanunu değil; Borçlar Kanunu’nun uygulanması gerektiğine karar vermiş ve bu doğrultuda Borçlar Kanunu’nda düzenlenen “hizmet sözleşmesi” hükümlerine atıfta bulunmuştur.

Uygulanacak hukuk kurallarının tespitinin ardından, esasa ilişkin yapılan inceleme neticesinde;

-gemi adamının yaşı ve önceden mevcut olan rahatsızlıkları nedeniyle, kalp krizine bağlı ölüm olayının meydana gelmesinde kaçınılmazlık faktörünün rol oynadığı, dolayısıyla olayın iş kazası olmadığı,

- ihtilafın, Borçlar Kanunu hizmet sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği ve bu nedenle olaydaki sorumluluk türünün “kusur sorumluluğu” olduğu,

-işverenin iş güvenliği önlemlerini alma ve özen gösterme yükümlülüğüne aykırı davranış veya ihmali olmadığı, dolayısıyla olayda kusurunun bulunmadığı

tespitlerinde bulunulmuş ve bu sebeplerden ötürü Türk Borçlar Kanunu’nu uyarınca mirasçıların maddi ve manevi tazminata hak kazanmadığı yönünde hüküm kurulmuştur.

Karara, davacı mirasçılar tarafından itiraz edilmiş; ancak Yargıtay’ın denizcilik ihtisas dairesi olan 11. Hukuk Dairesi’nce yapılan temyiz incelemesi sonucunda Mahkemenin kararı onanmıştır.

Benzer bir hadisenin Türk bayraklı gemide meydana gelmesi halinde ise İş Kanunu uygulama alanı bulmakta; dolayısıyla uyuşmazlık, İş Mahkemelerinde görülmektedir. Bu ihtilaflara ilişkin temyiz incelemesi ise, Yargıtay’ın iş davaları konusunda ihtisas dairelerinde görülmekte olup “iş kazası” kavramı daha farklı yorumlanmaktadır:

T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ E. 2020/6715 K. 2020/6531 T. 16.11.2020

“Somut olayda davacının usta gemici olarak davalı şirkete ait gemide çalıştığı ve adına 2013/8 ila 2014/7. dönemler arasında sigorta primlerinin yatırıldığı, gemide çalışırken davacının rahatsızlandığı ve kalp krizi geçirdiği…

…olayın iş kazası olarak değerlendirildiği anlaşılmakla, yukarıdaki mevzuat kapsamında iş yerinde meydana gelen kalp krizinin iş kazası olarak kabulü isabetlidir.”

Görüldüğü üzere Türk Bayraklı gemide çalışan gemi adamının, gemide kalp krizi geçirerek ölümü, hadisenin iş yerinde meydana gelmesi sebebiyle yerleşik içtihata göre iş kazası olarak kabul edilmektedir.[2]

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin içtihatın aksine vermiş olduğu bu kararın, Mahkemelerin iş kazasına yaklaşımında bir değişikliğe sebep olup olmayacağını zaman gösterecektir. Ancak mevcut durumdaki bu çelişki, hem hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurmakta hem de uygulamada belirsizliğe sebep olmaktadır.


[1] (10.HD'nin 16/11/2020 T. ve 2020/6715 E. - 2020/6531; 21.HD'nin 16.02.2016 T. ve 2015/16566 E. - 2016/2077))

[2] İş kazası hallerinde işverenin sorumluluğu ise ancak mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru halinde ortadan kalkmakta; müşterek kusur halinde ise sorumluluk, tarafların kusuru oranınca paylaştırılmaktadır.

docxfilePDF