Ülgener

Ulgener

KONİŞMENTODAKİ YETKİ ŞARTININ GEÇERSİZ SAYILARAK DAVANIN İZAFETEN ACENTE’YE AÇILABİLMESİ

Av. T. Duygu Yazıcı Aracı

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesi ile tacirler ve kamu tüzel kişilerine, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılma hakkı tanınmıştır. Buna göre tarafların ileride doğan uyuşmazlıklara ilişkin olarak davaların yalnızca sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılmasını kararlaştırmaları mümkündür. Bu tip sözleşmeler hukukta “yetki sözleşmesi” olarak adlandırılmakta ve bilhassa bir tarafı yabancı olan hukuki ilişkilerde sıklıkla uygulanmaktadır. Her ne kadar yetki sözleşmesinin hususi ve ayrı bir sözleşme yapılması mümkün ise de yetki sözleşmeleri genellikle karşımıza taraflar arasındaki hukuki ilişkinin temelini düzenleyen sözleşmelerde bir sözleşme maddesi (yani yetki şartı) olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için bu sözleşmenin yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi zorunludur. En önemlisi ise, kanunlarda taraflar arasındaki ilişkiyi/meseleyi düzenleyen kesin (münhasır) bir yetki kuralının bulunmamasıdır. Aksi halde yetki sözleşmesi geçersiz kabul edilmektedir.

Deniz ticaretinde yetki sözleşmeleri sıklıkla konişmentolarda karşımıza çıkmaktadır. Dökme yük taşımalarında taşıtan ile taşıyan arasında her daim bir çarter parti bulunduğundan bu alanda kullanılan konişmentolar yetki konusunda taraflar arasında akdedilmiş olan çarter partilere atıfta bulunmaktadır. Konteyner taşımacılığında ise taşıtan ile taşıyan arasındaki hukuki ilişkiyi düzenleyen tek metin genellikle konşimento olduğundan yetkinin belirlenmesine ilişkin hususlar konişmentonun arka sayfasındaki hükümler arasında yer almaktadır.

Son yıllarda konişmentolarda yer alan yetki şartlarının mahkemeler tarafından genel işlem şartı olarak görülmesi ve bu sebeple geçersiz sayılması karşılaştığımız bir uygulamadır. Yeni karşılaşmakta olduğumuz uygulama ise konişmentoda yer alan yetki şartı yabancı mahkemeleri (veya tahkimi) yetkili göstermiş olsa dahi Türk Ticaret Kanununda (“TTK”) acentelerin yetkilerini düzenleyen hükümlerin kesin yetki kuralı olarak kabul edilmesi nedeniyle Türkiye’de acenteliği bulunan yabancı donatanlar aleyhine (donatana izafeten acentesine) Türkiye’de dava açılabileceğinin kabulüdür.

TTK madde 105 uyarınca;

“acenteler aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya ve bunları kabule yetkilidir. Bu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı acente, müvekkili adına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir. Yabancı tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer alan, bu hükme aykırı şartlar geçersizdir.”

Bu hükme göre acentelerin aracıkta bulunduğu veya müvekkili (yani taşıyan/donatan) adına yaptığı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklardan dolayı taşıyana izafeten Türkiye’deki acentesine davanın yöneltilmesi yeni bir gelişme değildir. Ancak konişmentoda uyuşmazlık halinde yabancı mahkemelerin yetkili olacağının belirtildiği durumlarda dahi Türkiye’de donatanın acentesi aleyhine (donatana izafeten) dava açılabilmesi kanımızca yeni bir bakış açışıdır. Zira bu bakış ile TTK’nın yukarıda anılan 105. maddesi Yargıtay tarafından kesin (münhasır) yetki olarak kabul edilmekte ve bu sebeple konşimentodaki yetki şartı geçersiz sayılmaktadır.

Dolayısıyla, Yargıtay’ın bu kararına göre yabancı donatanın Türkiye’de mukim acentesinin taşıma işlerinde acente sıfatıyla aracılıkta bulunduğu veya sözleşme yaptığı durumlarda, her ne kadar konişmetoda olası bir uyuşmazlıkta yabancı mahkemelerin yetkili olacağı belirtilmiş ise de bu yetki şartı geçersiz sayılacak ve taşıtanın donatana izafeten acentesine Türkiye’de dava açması mümkün olacaktır. Her ne kadar henüz karşılaşmamış olsak da Türkiye’de mukim acentenin donatan adına çarter parti akdettiği veya akdedilmesine aracılık ettiği durumlarda çarter partideki yetki şartların geçerliliği hakkında da Yargıtay’ın yorumunun aynı yönde olacağı düşünülmektedir.

docxfilePDF